Ana içeriğe atla

"Her şey bir cesaretle başlar, destekle büyür."

Merhaba güzel insanlar, pastacılığa tutkumu bilen bilir, 2016 senesi günlerden bir gün bilgisayarda bilmem neyi aratırken karşıma çıktı Cake Show Istanbul yarışması inanın hatırlamıyorum. Tek hatırladığım idolüm dediğim ve hala öyle olan (bu konuya daha sonra detaylı değineceğim.) Deniz Orhun'unun da jüri olduğu bir yarışma oluşu benim heyecanıma heyecan katmıştı. Pastacılığa olan ilgim, yarışmalara olan merakım ve üstüne idolüm dediğim şefin jüri oluşu yarışmaya katılma sürecimi kısalttı. Hemen başvurdum ben de yarışmaya, Cake Show yarışmasının, bir diğer güzelliği beni kendine çeken yanı, sloganıydı. Görür görmez gözlerim ışıl ışıl,  kalbim küt küt oldu. "Her şey bir cesaretle başlar, destekle büyür". O kadar doğru ve yerinde bir slogandı ki bu ! ve bu sloganı okuyanın kendinden bir iz görmemesi neredeyse imkansız gibiydi. Başvuru yapar yapmaz kategorime uygun pasta fikirleri dönmeye başladı kafamda. Kuzenlerim, ailemle türlü fikir alışverişleri ve beyin fırtınaları neticesinde kafamda şekillenen pasta içime sindi. Fikir tamamdı, peki ya uygulama? Yapamayacağım zannettiğim, kararsızlığa kapıldığım zamanlar oldu. Benim pastam makette değildi üstelik içinde canlı mı canlı pasta olacaktı. Uykusuz geçen geceler, türlü deneme yanılmalar, yapıp bozmalar sonucu nihayet final görüntüyü tam kafamda ki gibi elde etmiştim. Ne mi yaptım? Görselini ekledim...
Pastayı bitirdiğimin ertesi günü pastamı Hatice ablam ve kuzenim ile yarışma alanı olarak tahsis edilen Kadir Has Üniversitesi'ne götürdük. Kalbim ağzımda atıyordu resmen, her kategoriye ayrı bir  bölüm ayrılmıştı ve görevliler pastaları büyük bir titizlikle ait olduğu kategoriye koyuyorlardı. Peki bu tarz olaylarda aksilikler olmazsa olur mu? Meğer benim kategorim ertesi gün yani yarışma günü getirilmesi gereken kategorideymiş. O an yıkılmıştık ve ben, ablam, kuzenim görevlilere rica ederek, evimizin uzak olduğunu söyledik. Türlü ikna çabaları sonucunda pastamı bir gün erken kabul ettirdik. Artık geriye bir şey kaldı belki de en zoru yarışma sonucunu beklemek. Ertesi gün erken saatlerde yarışma alanında buldum kendimi. Bazı pastaların jüri aşaması tamamlanmış, bazıları ise hala puanlanmayı bekliyordu. Yarışmacıların boyunlarında taşıdıkları yarışmacı oldukları yazan yakalıklarını çıkarması ve aynı zamanda yarışma kuralları gereği bütün değerlendirmeler bitene kadar jüri ile iletişime geçmeleri yasaktı. Hemen aklınıza geldi mi? Bilmem ama bu nedenle Deniz Orhun şefle iletişime geçemedim. Yarışma bitiminde de hasta olduğunu ögrendim ve yine tanışamadım. Yarışmaya dönecek olursak sonuçların açıklanmasını büyük bir heyecan ve sabırsızlıkla  bekliyor aynı zamanda bu süre zarfında birbirinden değerli şeflerin workshoplarına katılıyordum. Peki sonuç ne oldu? Pastam altın madalya kazandı. Açıklandığını duyunca pastamın yanına gittim ve birinci yazısını gördüğüm an yanımda ki alelade bir kişiye sarılmamak için kendimi zor tuttum. Hemen telefona sarıldım ve anneme, ablama sevindirici haberi verdim. Arabaya atlayıp geldiler ve bana sürpriz yaptılar. Ödülümü yegane destekçim ve dua edenim anneciğim; ablacım ve eniştem ve bir de yarışma esnasında kazandığım güzel dostlar huzurunda aldım. Törene yetişemeselerde sonrasında gelen dayım, yengem ve kuzenlerimle de hatıra fotoğrafı çekilip madalyamı kutlamak üzere yemeğe gittik. Bu yarışmanın sloganı gibi bak hayata güzel insan, " Her şey bir cesaretle başlar, destekle büyür". Hayatın boyunca seni hep ileriye götürecek cesur adımlar atman ve seni hep destekleyecek güzel insanlarla karşılaşman dileğiyle.
Cake Show İstanbul 2016
Boyutlu pasta kategorisinde birincilik alan pastam. Pasta ile resim boyaması yapılan bir masa canlandırılmak istenmiştir. Masa ve üzerinde bulunan her şey tamamen şeker hamurundan yapılmıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

"Üniversiteye kapağı at, gerisi kolay!"

Merhaba güzel insanlar, nerede kalmıştık? İlle gastronomi olsun diyen ben aşçılık kazandım işte,  artık mesleki yola ilk adımı atmış sayılıyordum. Recep eniştemin hiç unutmadığım bir lafı çınlıyordu kulaklarımda, "Üniversiteye kapağı at, gerisi kolay". Üniversitenin kapısından girdin ya, artık işin daha kolay. Benim için de durum öyle mi oldu bakalım. Kazanmanın hemen ardından bölüme kayıt işlemlerini hallettik derken, dersler başladı. Teorik, pratik bir sürü dersler vardı, bunlardan bazıları: Yöresel mutfak, Dünya mutfağı, Ekmekçilik, Hijyen ve Sanitasyon. Dersler o kadar heyecanlandırıyordu ki beni hele pratik dersler, yeni tarifler, yeni teknikler, yeni sunumlar. Genelde ders işlenen yer klasik bir amfi veya derslikken, biz profesyonel bir mutfaktaydık. Ders işlenen yer sıra değil tezgah, araç gereçlerimiz kalem, silgi değil bıçak, kesme tahtası ve türlü mutfak gereçleriydi. Arkadaşlarımızdan kalem, silgi değil, tuz, biber alışverişi yapıyorduk. Kısacası her şey olması ger...

İLLE DE GASTRONOMİİİ....

Merhaba güzel insanlar, bloğumu açma amacımdan biri olan, meslek seçimimde yaşadıklarımı ele almayı istiyorum bu yayınımda, sizleri en başa götürüp, geçmişime dair bir zaman yolcuğu yaptırmak istiyorum sizlere. 2012 senesi lise son sınıftayım ve mesleğime karar verdim, gastronomi okumak istiyorum. Şuan, yani 2020 senesinde oldukça popülerlik kazanan ve herkes tarafından bilinen bir bölüm olan gastronomi, ben lise son sınıftayken aşırı popüler olmamakla birlikte, insanlara meslek seçimimin gastronomi olduğunu söylediğimde, çoğu insanın bilmediğini ifade edici bir yüz ifadesiyle karşılaşıyordum. Popüler olmayan bir bölümü istememe rağmen, ailem, akrabalarım çok şükür en büyük destekçimdi ve tabii arkadaşlarım da. Lise sonlara doğru çoğu genç mesleki hedefine karar verememenin üzüntüsü içerisinde olabiliyor. Sen böyle bir üzüntü içerisindeysen sakın bunun için geç kaldığını düşünme. İnan bana, sana uygun bir meslek vardır. Benim mesleğimde yani gastronomi veya aşçılıkta karar kılmış, bazı...