Merhaba, bu benim ilk blog yazım. Bu nedenle önce kısaca kendimden bahsedeyim. Adım Halime Güdül, 10 Nisan 1995 doğumluyum, Giresunluyum. Küçük yaştan beri yemeğe, mutfağa ve özellikle pastacılığa tutkum var. Tutkumu sanata dönüştürmek, yaptığım yemek ve tatlılarla insanlara bir nebze manevi tatmin yaşatmak ve profesyonel olarak ilgilendiğim işimi, iyi bir şekilde öğrenerek başka insanlara aktarmak hayat amacımın bir parçasıdır. Bu nedenle Aşçılık okuyarak başladığım Üniversite bölümümü Gastronomi ve Mutfak Sanatları ile tamamladım. Şuan mezunum, peki neden mi buradayım? Mesleki hayata girişimlerim esnasında, girdikten sonra yaşadığım ve halen yaşamakta olduğum mesleki tecrübelerimi, bu tecrübelerden çıkardığım dersleri sizlere aktarmak ve bir nebze sizlere faydalı olmayı umduğum için buradayım. Yeni bilgiler, trendlerle sürekli kendini güncelleyen ve bir disiplin dalı olarak karşımıza çıkan gastronomide öğrendiklerim okyanusta bir damla iken, bir bakıma bilginin paylaştıkça çoğalır gerçeğini göz ardı etmem mümkün olmasa gerek, bu nedenle bilgilerimi sizlerle paylaşmayı bir borç bilirim, yapacağım kusurlar olursa şimdiden affola. Sizin de geri dönüşleriniz beni çok mutlu edecektir güzel insanlar. "Hayatım bir yemek tarifi" olsaydı başlıklı bloğumdan anlaşıldığı üzere: Hayatım, biraz gastronomi, çokça pastacılık ve bir tutam tecrübe. E o zaman, afiyet olsun herkese! Hoşgeldin bloğuma...
Merhaba güzel insanlar, nerede kalmıştık? İlle gastronomi olsun diyen ben aşçılık kazandım işte, artık mesleki yola ilk adımı atmış sayılıyordum. Recep eniştemin hiç unutmadığım bir lafı çınlıyordu kulaklarımda, "Üniversiteye kapağı at, gerisi kolay". Üniversitenin kapısından girdin ya, artık işin daha kolay. Benim için de durum öyle mi oldu bakalım. Kazanmanın hemen ardından bölüme kayıt işlemlerini hallettik derken, dersler başladı. Teorik, pratik bir sürü dersler vardı, bunlardan bazıları: Yöresel mutfak, Dünya mutfağı, Ekmekçilik, Hijyen ve Sanitasyon. Dersler o kadar heyecanlandırıyordu ki beni hele pratik dersler, yeni tarifler, yeni teknikler, yeni sunumlar. Genelde ders işlenen yer klasik bir amfi veya derslikken, biz profesyonel bir mutfaktaydık. Ders işlenen yer sıra değil tezgah, araç gereçlerimiz kalem, silgi değil bıçak, kesme tahtası ve türlü mutfak gereçleriydi. Arkadaşlarımızdan kalem, silgi değil, tuz, biber alışverişi yapıyorduk. Kısacası her şey olması ger...
Yorumlar
Yorum Gönder